بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَذَٰلِكَ يَوۡمَئِذٖ يَوۡمٌ عَسِيرٌ ٩

(9-10) işte o (vakit, o gün) kâfirlerin aleyhinde pek çetin bir gündür. Kolay değil.

– Hasan Basri Çantay

عَلَى ٱلۡكَٰفِرِينَ غَيۡرُ يَسِيرٖ ١٠

(9-10) işte o (vakit, o gün) kâfirlerin aleyhinde pek çetin bir gündür. Kolay değil.

– Hasan Basri Çantay

ذَرۡنِي وَمَنۡ خَلَقۡتُ وَحِيدٗا ١١

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

– Hasan Basri Çantay

وَجَعَلۡتُ لَهُۥ مَالٗا مَّمۡدُودٗا ١٢

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

– Hasan Basri Çantay

وَبَنِينَ شُهُودٗا ١٣

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

– Hasan Basri Çantay

وَمَهَّدتُّ لَهُۥ تَمۡهِيدٗا ١٤

(11-12-13-14) Bir tek (ya'nî nev'i şahsına münhasır) olarak yaratdığını, kendisine uzun boylu mal ve (yanında ve toplantılarda dâima) haazır bulunmak üzere oğullar verdiğim, (yaşayışını, ömrünü, evlâdlarını) yaydığım (bol bol ihsan etdiğim o kâfir adam) ı bana bırak.

– Hasan Basri Çantay

ثُمَّ يَطۡمَعُ أَنۡ أَزِيدَ ١٥

Sonra da o (bütün bunlara rağmen) hırs ile daha da artırmamı ister.

– Hasan Basri Çantay

كـَلَّآۖ إِنَّهُۥ كَانَ لِأٓيَٰتِنَا عَنِيدٗا ١٦

Hayır (kat'iyyen artırmayacağım). Çünkü o, bizim âyetlerimize karşı alabildiğine bir inâdcı (kesilmiş) dir.

– Hasan Basri Çantay

سَأُرۡهِقُهُۥ صَعُودًا ١٧

Ben onu sarp bir yokuşa sardıracağım.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّهُۥ فَكَّرَ وَقَدَّرَ ١٨

Çünkü o (Kur'an hakkında ne diyeceğini) uzun uzadıya düşündü, (kendine göre gûyâ bir) ölçü koydu.

– Hasan Basri Çantay

فَقُتِلَ كَيۡفَ قَدَّرَ ١٩

Hay kahr olası! Ne biçim ölçü kurdu o?

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu